8 Ağustos 2016 Pazartesi

Günlerin Getirdiği

Değerli Arkadaşlar, Takipçilerimiz, Öğrenci ve Danışanlarımız,
Bugün nasıldı? Bir çok mesaj ile özelden sorulan soruları özleri itibarı ile kategorize ettik. Sırayla bunları cevaplamak istiyoruz. Umarız ki, özelden yazmasa bile aklında soru işareti kalan varsa, bu satırlarda cevabını bulmuş olsun.




Burada bahsettiğimiz, bu özel ve sevgi dolu enerjinin sadece bugün için Dünyamızı ziyarete geldiği ve yarın artık tekrar kaynağına döneceği düşüncesi ile başlamak gerekirse, bu tam anlamı ile doğru değildir. Çünkü, zirve yaptığı yani en yüksek hızla titreştiği gün bugündü. Ancak, bugünden önce ve sonra da desteklemeye devam edecektir. 
   

Hatırlayın, evrensel kanunlardan biridir. Hiç bir şey vardan yok, yoktan var olmaz. Enerji, dünyaya ufak titreşimlerle gelir, 3 boyutlu fizik bedenimizi, eterik bedenimizi ve DNAlarımızı frekansına uyumlamaya gayret gösterir. Ardından, aynı şekilde azalarak da olsa akış sürer. Ta ki yeni bir destek dalgası ile bizler yıkanana kadar. Onun için kaçıran, bugün işi olan, hastalanan, unutan, sakin ve sessiz bir ortam yaratamayan kim varsa rahat olabilir. İsteyin, verilecektir. 

Bu özel günden geç haberi olanlar ya da kaçıranlar. Zaman bizim dünyamız için lineerdir. Ancak uzay zaman diliminde sadece an vardır. Biz, bu frekanstaki bedenimizde anları üst üste koyarak bir zaman çizelgesi yaratır. Geçmiş, gelecek ve şimdi kavramlarını simüle ederiz. Sözün uzatmadan cevaplamak gerekirse, siz niyet edin yeter ki, o zaman dilimi sizin gerçeğiniz olur.

Her yerde çarşaf çarşaf anlatılan iki kötücül gezegenin Antares sabit yıldızı ile kavuşmasını ve aynı zamanda tutulmaların ülkemiz haritası ile yaptığı etkiler üzerine çok çok soru var. Bununla ilgili daha önceden yaptığımız bir açıklama var ancak burada daha net bir cevap verelim istedik. Asla olumsuz, negatif, yıkıcı bir göstergeyi yok saymayız. Bu vardır elbette, hatta yazılan çizilenden fazlası da vardır göstergelerde. Bakın, her gün ve her gün bunu yazan arkadaşlarımız sizce neye hizmet ediyorlar? Artık ülkemizde ve Dünya'da kalabalık  yerlere girmeyin, girerseniz dikkatli olun, kaza, sakarlık, ateş ihtimaline karşı gözleri dört açın diye dakika başı hatırlatılsa ne olur, hatırlatılmasa ne olur. Biz, yıllardır bu konuda ne  yazık ki deneyimleri olmuş bir halkız. İş yeri son derece  merkezi bir konumda olan arkadaşımız nasıl dikkatli olabilir? Kaldı ki sosyal medyada her gün okuduğu her şeyin çok fena olacağı uyarısı onu nasıl etkiler? Çekim yasası evrensel bir kanundur arkadaşlar. Söz ise büyüdür. Olumsuzu gördün mü uyar. Her olumsuz haberi sayfanda ifşa etme. Az biraz sosyo-ekonomik tahlil yapan herkes aynı senaryoları yazabilir zaten. Sen üstüne bir de harita okuyorsun. Uyarını yap ve gerçeği söyle elbette buna kim itiraz eder ki? Sorun şu, kitlelerin ışığa doğru yükselişini sağlayacak önerileri ihmal etme. 

Bu bizim ilk ve son hayatımız değil ki. Diyelim ki iyiyi, güzeli, adaletli olanı ararken nefesimiz sonlandı. Arkadaşlar, bir sonraki nefesimiz bu temel üzerine inşaa olacaktır. Yani ne ektiysek onu biçeceğiz. Var gücümüzle, bu karanlık karşısında burada bahsettiğimiz 100. maymun gibi değişimi seçmeyi hatırlatmaktan, ışığa giden  yolu işaret etmekten, sanki buraya atılmışız da hiç sevilmiyormuşuz gibi yaratıcımızla kesilmek istenen bağları sağlamlaştırmaktan başka bir yol bilmiyoruz biz. 

Sosyal medya sonsuz bir mecra. Bu mecrada, herkes ışığına uygun yerde. Buna da saygımız sonsuz. 





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder